GUELERMINA
ACABA NEREDE
Gualermina acaba nerede?
Ablam çağırmıştı onu,
Gidip kapıyı ben açtım,
Güneş girdi içeri, yıldızlar girdi,
İki buğday başağı girdi,
İki göz girdi dipdiri.
On dördüme basmıştım,
Hoşuma gidiyordu ağırbaşlı görünmek,
inceciktim, çeviktim, am bir yandan
kaşlarımı çatıyordum boyuna.
Örümcekler arasında yaşıyordum,
Her karışını biliyordum ıslak ormanın,
Beni tanıyordu böcekler,
Üç renkli arılar tanıyordu beni.
Nanelerin altına saklanmış
Çulluklar arasında uykuya dalıyordum.
Guelermina girdi sonra,
Saçlarını savurdu ansızın
Gözleri masmavi çakan,
Ve kış duvarına çiviledi beni.
Temuca’da güney sınırında.
Ağır ağır geçti yıllar,
Filler gibi usulca ilerleyerek
Çılgın kurlar gibi, uluyarak geçti.
Yaslı yıllar geçti yıpranmış yıllar
Buluttan buluta attım kendimi,
Ülkeden ülkeye, gözden göze,
Ama sınırdaki yağmur
Toprağa hep aynı biçimde düştü
Ne yolculuklara çıktı yüreğim
Ayaklarında aynı pabuçla,
Beni besleyen dikenler oldu.
Tedirginlik götürdüm nereye gitsem:
Vurdular beni ben vuracakken,
Yığılıp kaldım öldürüldüğüm yerde,
Ama kalktım, eskisiden daha dinç,
Ya sonra, ya sonra, ya sonra!....
Ekleyecek ne varki?
Yaşamaya gelmiştim yeryüzüne.
Guelermina acaba nerede?
Pablo Neruda
(Türkçesi : Ülkü Tamer)
¿Dónde estará
la Guillermina?
Cuando mi hermana la invitó
y yo salí a abrirle
la puerta,
entró el sol, entraron estrellas,
entraron dos trenzas de trigo
y dos ojos interminables.
Yo tenía catorce
años
y era orgullosamente oscuro,
delgado, ceñido y fruncido,
funeral y ceremonioso:
yo vivía con las arañas
humedecido por el bosque
me conocían los coleópteros
y las abejas tricolores,
yo dormía con las perdices.
Entonces entró la Guillermina
con dos relámpagos
azules
que me atravesaron el pelo
y me clavaron como espadas
contra los muros del invierno.
Esto sucedió en Temuco.
Allá en el Sur, en la frontera.
Han pasado lentos
los años
pisando como paquidermos,
ladrando como zorros locos,
han pasado impuros los años
crecientes, raídos, mortuorios,
y yo anduve de nube en nube,
de tierra en tierra, de ojo en ojo,
mientras la lluvia en la frontera
caía, con el mismo traje.
Mi corazón ha caminado
con intransf eribles zapatos,
y he digerido las espinas:
no tuve tregua
donde estuve:
donde yo pegué me pegaron,
donde me mataron caí
y resucité con frescura
y luego y luego y luego y luego,
es tan largo contar las cosas.
No tengo nada
que añadir.
Vine a vivir a este mundo.
Dónde estará la Guillermina?
Where can Guillermina be?
Where can Guillermina be?
When my sister
invited her
and I went out to open
the door,
the sun came in, the stars came
in,
two tresses of wheat came in
and two inexhaustible
eyes.
I was fourteen years old,
brooding, and proud
of it,
slim, lithe and frowning,
funereal and formal.
I lived among the spiders,
dank from the forest,
the beetles knew me,
and the three-colored
bees.
I slept among partridges,
hidden under the
mint.
Then Guillermina entered
with her blue lightning eyes
which swept across
my hair
and pinned me like swords
again the wall
of winter.
That happened in Temuco,
there in the South, on the frontier.
The years have
passed slowly,
pacing like pachyderms,
barking like crazy
foxes.
The soiled years have passed,
waxing, worn, funereal,
and I walked from cloud to
cloud,
from land to
land, from eye to eye,
while the rain
on the frontier
fell in its same grey shape.
My heart has traveled
in the same pair of shoes,
and I have digested the thorns.
I had no rest where I was:
where I hit out,
I was struck,
where they murdered
me I fell;
and I revived, as fresh as ever,
and then and
then and then and then-
it all takes so long
to tell.
I have nothing to add.
I came to live in this
world.
Where can Guillermina be?
Translated by Alastair
Reid
Etiquetas: Pablo Neruda